Spor yazarları Kayserispor-Fenerbahçe maçını değerlendirdi

EMRE BOL – SAKALI BİTMEMİŞ!
Söyleye söyleye sonunda Arda’yı önemli bir karşılaşmanın 11’inde gördük! Neredeyse, “sakalı bitmemiş çocuğa” futbolu unutturacaktık. Bunu neden mi söylüyorum. Bir pozisyonda kaleciyle karşı kaldığında normalde atması gereken golü atamadı.
Böyle pozisyonlar ezber ister, süreklilik ister. Oynayarak defalarca karşı karşıya kalırsın kaleciyle, sonra atmaya başlarsın. O yüzden Arda hep oynamalı diye bağırıyoruz.
Kayseri teknik direktörü Çağdaş Atan ilk maçın aksine temaslı bir oyun oynattı. Fenerbahçe’ye Fenerbahçe gibi oynadı desek yeridir. Fizik kalitesi anlamında iyi bir takım. Hal böyle olunca hem Fenerbahçe hem de Kayserispor maçı kazanacak pozisyonları buldu. Bu arada pozisyon demişken Szalai’yi gerçekten çok beğendim.
Savunmada ayakta kalan tek isimdi. Duran toplarda da gol atamasa da hep denedi. Szalai’yi ne kadar beğendiysem Samet’i o kadar beğenmedim! Gerçekten çok ağır bir oyuncu. Yavaş dediğimiz rakiplere karşı bile ağır kalıyor.
Ferdi, Ferdi, Ferdi… Ne kadar övsek az kalıyor. Sadece maçın değil Fenerbahçe adına sezonun en iyisi. Dün stada gelip onu izleyen scoutlar sezon bitmeden üşüşürler Fenerbahçe yönetiminin başına! Takımda tutmak zor olacak gibi görünüyor.
Valencia zaten ligin gol şifresini çözmüş. Gelene gidene atıyor. Vallahi helal olsun. Kayseri gibi zor bir deplasmanda, “taraftarsız” galip gelmek herkesin moralini düzeltti. Şampiyonluk yarışı sonuna kadar kovalanacak.
ERMAN TOROĞLU – YAPMA ARDA!
Kayserispor için aman aman önemi yok bu maçın ama sarı-lacivertliler için öyle değil. Alınacak bir mağlubiyet ya da beraberlik böyle bir yarışta belki puan olarak çok fark etmez ancak psikolojik olarak çok fark eder.
Kayserispor da dirençli bir takım. Fenerbahçe de fizik olarak kötü değil. Fakat Fenerbahçe’nin kadro yapısı Kayseri’ye göre daha kaliteli. Zaman ilerledikçe Jesus’un yedek kulübesi maça farklılık getirmeye başladı.
Sarı-lacivertliler, özellikle ikinci yarıda iyi top yapınca Kayserispor’un direncini kırdı. İkinci golü bulunca da bayağı rahatladılar. Fenerbahçe, daha iyi bir oyun oynayabilir mi? Oynayabilir ama bir tık daha farklı oyuncular lazım.
Arda ilk 11’de başladı, güzel. Jesus, ikinci yarının başında oyundan alır zannettim ama 60’ta aldı. O da tamam. Ama Arda’ya bir çift lafım var. Çok kabiliyetli bir çocuksun, taraflı tarafsız herkes seni seviyor. Ama sakın sakın dün akşamki penaltı aldatmacasını bir daha yapma.
Zaten yapayım mı yapmayayım mı kararını veremedin. İkisini de yapamadın. Eksi puan aldın. Hele bu yaşta bir futbolcuya (Özellikle de fit bir futbolcuya) bu tarz hareketler yakışmaz, kulağına küpe olsun. Belki bir penaltı kazanırsın ama çok şeyini kaybedersin. Bazı abilerin bunu göstere göstere yapıyor, kazananlar da var. Sen o tuzağa düşme.
Hakem Atilla Karaoğlan için zor maç olmadı. Gördüğünü çalmaya çalıştı, oyunu çomaklamadı. Herhalde yaptığı büyük hatadan ders almış olacaktır.
Zaten herkes için hayatta ders almak var. Ama şu da var tabii; hatayı yapana cezayı vermezsen, o yapan yine hata yapar. Ama Atilla Karaoğlan ve Erkan Özdamar olaylarında federasyon iki hakeme de bir müddet ceza vererek doğrusunu yaptı.
GÜRCAN BİLGİÇ – ZOR GECE
Fenerbahçe için sadece zor bir deplasman değildi. Galatasaray’ın maç oynamadan üç puan alacağı bir haftada, kazanmak dışında seçenekleri olmadan gittiler Kayseri’ye…
Haftanın kendi gelişmeleri, “seyircisiz” kararının ekstradan ürettiği baskı ve Atilla Karaoğlan ataması, geçmişin “yaralı” yüreklerine “acaba?” sorusunu da kondurdu. Çok uzatmadan ilk golü attılar, Arda Güler maçı bitirebilirdi veya Altay olmasa Kayseri başka bir maç oynayabilirdi.
Fenerbahçe’nin skoru aldıktan sonra maçın temposunu limitte tutması, rakibe topla oynama anları vermesiyle, “her an, her şey olabilir” süreci başladı. Ne zaman ki, Ferdi müthiş bir şut ile farkı ikiye çıkardı, rakip de, tribünler de maçı kaybettiklerini anladılar. Sonraki dakikalar, Fenerbahçe’nin izin verdiği kadar Kayseri takımının bir şeyler üretmek için çabalamasıyla geçti.
Puan maçının arka yüzü de var elbette. Beş gün sonra Sevilla ile Avrupa Ligi’nde çeyrek final randevusuna çıkılacak. Arda Güler’in ilk onbir şansı, biraz da İrfan Can’ın bu maç için diri kalması hamlesi olabilir.
Genç oyuncu topa her değdiğinde, “ne yapacak?” beklentisini yaratacak kadar beklenti taşıyor. Ancak Kayseri’nin iyi ve temaslı savunması, Fenerbahçe’nin buna karşı tempo üretememesi ve sonuç üretecek fırsatı olmadı.
Yine ilginç bir durum, Mert Hakan’ın kadroya alınmaması veya İrfan Can’ın yedek soyunması. Jesus’un teknik gerekçeleri elbette vardır ama böylesine bir mücadelede bu iki oyuncunun da “ortam tecrübesine” ihtiyacı var. Onlar hangi hakemin neden düdük çaldığını biliyor, kırılma anları için refleksleri var.
Futbolun sadece antrenman verileri olmadığını anlaması lazımdı ama bunun için Türkiye’de büyümesi, Süper Lig’de görev alması ve Fenerbahçe formasına karşı tavrın ne olduğunu öğrenmesi gerekiyordu. Jesus hala Avrupalı…